Sur’da sokağa çıkma yasakları döneminde 12 yaşındaki Helin Şen’in öldürülmesine ilişkin açılan davanın ilk duruşması görüldü. Duruşmada o günü anlatan anne Şen, “Kızım öldürüldüğü gün çatışma yoktu” dedi
DİYARBAKIR ONLİNE– Diyarbakır’ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağının devam ettiği 12 Ekim 2015 tarihinde ekmek almaya giderken zırhlı araçtan açılan ateş sonucu yaşamını yitiren 12 yaşındaki Helin Hasret Şen’in öldürülmesine ilişkin açılan davanın ilk duruşması Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Artıgerçek’ten Remzi Budancir’in haberine göre davada sanık polis memuru Abdullah E, “Taksirle ölüme neden olmak” suçlaması ile yargılanıyor. Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya Helin Hasret Şen’in annesi Nazmiye Şen ve avukatları, Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun duruşmada hazır bulundu. Sanık Abdullah E. ise, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantı sağlanamadığı için duruşmaya katılmadı.
Anne Şen: Olay günü çatışma yoktu
Duruşmada müşteki olarak dinlenen Helin Şen’in annesi Nazmiye Şen, olay günü yaşananları anlattı. Kızının öldürüldüğü 12 Ekim günü ve öncesi evlerinin civarında herhangi bir çatışma yaşanmadığını anlatan Nazmiye Şen, “Olayın olduğu gün ve öncesinde hiçbir şekilde çatışma yoktu. Silah sesleri yoktu. Onun için biz ve komşularımız rahatlıkla fırına ve manava gittik. Kızım ile birlikte manav ve fırına gittik. Manavdan sonra fırına yöneldiğimizde, kızım benden biraz daha öndeydi. Arkamızda zırhı araç vardı. Zırhlı araçtan bize 3 el ateş edildi. Yerden dumanlar çıktı. Herkes ‘Çocuk vuruldu, çocuk vuruldu’ diye bağırmaya başladı. Ben baktığımda kızımın sırtı dönük yerdeydi” dedi. Kızını almaya çalışırken zırhlı araçtan tekrar ateş açıldığını anlatan anne Nazmiye Şen, o sırada komşusu olan Yadigar adındaki kadının beyaz tülbendini yere atarak kızının cenazesini almaya çalıştığını söyledi. Buna rağmen zırhlı aracın ateş etmeyi sürdürdüğünü anlatan Şen, “Cenazeyi almamıza izin vermiyorlardı. Cenaze uzun süre yerde kaldı. Çağırmamıza rağmen ambulans gelmedi. Sürekli komşularım aradı, Sur dışında oturan akrabalarımız aramasına rağmen gelmiyordu. Kızımın cenazesi uzun süre evin avlusunda kaldı. Çok geç gelen ambulans, kızımın cenazesini alarak morga götürdü. Ben kızımla gidemedim. Kızım öldürüldüğü yerde yaklaşık 20 polis bulunuyordu” diyerek davacı olduğunu söyledi. Anne Şen, sorumlarının cezalandırılmasını istedi.
Zeytun: Sanık polisin ifadesi alınmadı
İHD Diyarbakır Şube Başkanı ve Şen ailesinin avukatı Abdullah Zeytun, dosyadaki eksikliklere dikkat çekti. Sanık polisin ifadesinin alınmadığını hatırlatan Zeytun, zırhlı araç görüntülerini, olay anı ve öncesi telsiz görüşmelerini, 112 ve 155 kayıtlarının kendilerine verilmesini istedi. Olayı gören polislerin mahkeme tarafından dinlenmesini isteyen Zeytun, “Mahkemenizce dinlenmesine karar verilen 4 polisin huzurda dinlenmesini istiyoruz. İfadesi alınan şahıslar ve polisler birbiriyle çelişkili ifadeler vermiştir. Sanığın SEGBİS’le değil, huzurda ifadesinin alınması gerekir” dedi. Sanığın Helin Şen’i görmesine rağmen ateş ettiğini ifade eden Zeytun, sanığın kolluk görevlisi olduğu için delillerle oynama ihtimali olduğundan tutuklanmasını istedi.
Aydın: Bu davayı kamu vicdanının neresine koyacağız
Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, 12 yaşındaki Şen’in öldürülmesini “yargısız infaz” olarak nitelendirdi. Bunun yaşam hakkını ortadan kaldıran bir cinayet olduğunu belirten Aydın, davaya katılma talebinde bulunarak, şunları söyledi: “Sanığı tutuklama cesareti gösterilmedi. Bir çocuğu öldüren birinin tutuklanması lazım. Sur içinde çocuk yaşlı demeden bir sürü kişi hakkında 302’den dava açıldı. Kimsenin suç işleme özgürlüğü yok. Biz bu davayı kamu vicdanının neresine koyacağız. Sokakta oynayan bir çocuk, ekmek almaya, manava giden bir çocuk öldürüldü. Maddi gerçekliğin ortaya çıkması için sanığın tutuklanması ve tanklarla birlikte duruşma salonunda ifade vermesi gerekiyor.” Aydın’ın ardından Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Hak İnisiyatifi Derneği, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Roza Kadın Derneği ve TİHV de duruşmaya katılma talebinde bulundu. Talebin ardından mahkeme başkanı, davaya katılmak isteyen hak örgütlerinin taleplerini kısaca açıklamaları istedi. Bunun üzerin avukatlar davaya katılma taleplerine ilişkin gerekçelerini aktardı. Sanık avukatı Jiyan Aydın’da davadan çekilmek istediğini söyledi. Yapılan savunmaların ardından iddia makamı, Kobra 11 zırhlı aracın kamera kayıtlarının çözümü için bilirkişiye tebliğ edilmesini, dosyaya yeni bir delil eklenmediğini, kamu görevini sürdüren sanığın kaçma şüphesinin olmadığı gerekçesiyle tutuklama talebinin reddedilmesini istedi. Hak örgütlerinin davaya müdahil olma, sanığın tutuklanması ve sanık adına atanan avukat Jiyan Aydın’ın davadan çekilme taleplerini reddeden mahkeme heyeti, duruşmayı 3 Mart’a erteledi.
‘Helin Şen için adalet istiyoruz’
Duruşmanın ardından adliye önünde yapılmak istenen basın açıklamasına, valiliğin yasak kararı gerekçesi ile izin verilmedi. Bunun ardından İHD Diyarbakır Şubesi’nde açıklama yapıldı. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, sanık polis ile tanık polislerin duruşmada olmamasını eleştirdi. Zeytun, duruşmanın tek taraflı sürdüğünü belirterek, failin hak ettiği cezayı alması için mücadele etmeyi sürdüreceklerini söyledi. Şen’in annesi Nazmiye Şen, sanığın duruşmada olmamasına tepki gösterdi. Davada sanığın yargılanmadığını ifade eden anne Şen, “Helin Şen için adalet istiyoruz. Başka çocukların katledilmemesi için bütün dünyaya çağrıda bulunuyoruz. Sanığın yargılanmasını, en ağır cezayla cezalandırılmasını istiyoruz” dedi. Hak İnisiyatifi Derneği Genel Başkanı Mehmet Arif Koçer, Diyarbakır Valiliğinin tüm etkinlikleri yasaklamasını eleştirdi. Kolluk güçlerinin neden olduğu ölümlere değinen Koçer, polisin geniş silah kullanma yetkisinin çok ağır hak ihlallerine neden olduğunu söyleyerek, bu yetkinin sınırlandırılmasını istedi.