Mehmet Yıldızdağ Yazdı: Derman-ı Melike Belkıs

Mehmet Yıldızdağ Yazdı: Derman-ı Melike Belkıs

Şimdi de sıra Çermik’e adını veren kaplıcamızdan bahsetmeye geldi. Çermik kelimesi kaplıca yani sıcak su anlamına gelmektedir. Çermik Kaplıcası’na hamam da deniliyor fakat hamam, suyun ısıtılarak bırakıldığı tesislere denmektedir. Suyun tabii olarak sıcak olmasına ise kaplıca denmektedir, bu nedenle Çermik bir kaplıca merkezidir.

Çermik’te iki hamam bulunmakta olup biri halen faal durumdadır, diğeri ise çarşı içindeki Saray Hamamı olup yapılan restorasyon çalışmalarıyla şuan müze olarak faaliyet göstermektedir. Çermik Kaplıcası için de aynı şeyi söylemek mümkün, restorasyon çalışmalarından sonra daha güzel ve kullanışlı bir hale geldi.

Çermik Kaplıcası konum itibariyle Ergani’ye giderken sağ kısımda kalmaktadır. Çermik halkı bu bölgeye Hamambaşı demektedir. Hamambaşı’nda ziyaretçilerin konaklaması için çok sayıda hotel ve pansiyon bulunmaktadır.

Çermik halkı genellikle soğuk kış günlerinde hamama gitmektedir. Bir de Arefe günlerinde çok fazla yoğunluk oluşmaktadır. İnsanlar hamama giderken portakal, mandalina ve elma gibi meyveleri yanlarından eksik etmezler. Bölge halkı genelde hamama girerken peştamal ve takunya ile hamama girerler.

Çermik Kaplıcası’nın suyu, kükürtlü bir doğal kaynak suyudur. Diyarbakır, Siirt, Van, Elazığ, Mardin, Şanlıurfa, gibi illerden birçok insan gezmek, eğlenmek ve bilhassa şifa bulmak için buraya gelirler. Bu kaplıca suyunun romatizma ve cilt rahatsızlıkları ile solunum yolu ve mide hastalıklarına iyi geldiği belirtilmektedir. İlçe dışından gelen ziyaretçiler banyo yapmanın yanısıra bu sudan içerler. Çermik halkı geçmiş yıllarda gelin hamamı için hamama gelirdi ancak Çermik’in yerlilerinin başka yerlere göç etmesiyle ve yaşam şartlarındaki değişimlerle birlikte gelin hamamı geleneği de neredeyse kaybolmuştur.

Peki böyle bir kaplıca olur da efsanesi olmaz mı? Tabiki de var. “ Çok eskilerde yörede hüküm süren bir Acem Krallığı varmış. Acem kralının Melike Belkıs adında bir kızı varmış. Bu kız bir gün hastalanmış ve vücudunda yaralar çıkmaya başlamış. Hastalığına hiçbir tabip şifa bulamamış. Bir süre sonra yaralar kurtlanmaya başlamış ve kötü kokular ortaya çıkmaya başlamış. Öyle ki sarayda durulamaz hale gelmiş. Bu durum karşısında çaresiz kalan kral, kızını muhafızlar eşliğinde ormana bırakmış. Melike Belkıs ormanda tesadüfen kaplıca suyunun çıktığı yere gelmiş ve yeraltından çıkan sıcak suyu farketmiş. Ayaklarını sıcak suyun içine bırakan Belkıs, yaralarının iyileştiğini görmüş. Birkaç gün ayaklarını sıcak suya soktuktan sonra tüm yaraları iyileşen Belkıs, daha sonra tüm vücudunu suya sokmuş ve yıkanmış. Bir süre sonra Melike Belkıs’ın vücudunun iyileştiğini gören muhafızlar, krala haber etmişler. Kral, hemen suyun bulunduğu yere gelmiş ve insanlığa şifa dağıtması için suyun çıktığı yere hamam yaptırmaya karar vermiş.” Bu efsane nesilden nesile aktarılmaya devam etmiş ve günümüze kadar ulaşmış. Hatta geçtiğimiz yıllarda Hamambaşı’nda “Melike Belkıs Şenlikleri” adı altında festivaller düzenlenmiş ve halkın eğlenmesi amaçlanmıştır…

Mehmet Yıldızdağ Yazdı: Derman-ı Melike Belkıs

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Diyarbakır Online ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!