Sabancı Üniversite Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpay Filiztekin, tüm yatırım teşviklerine rağmen son 10 yılda bölgeler arası gelir farkının 3,6 kattan 4,6’ya yükseldiğini belirtirken, en yoksul bölge konumunda olan Şanlıurfa-Diyarbakır bölgesinin yüzde 27 daha yoksullaştığını söyledi..
Türkiye’de 2009-2021 arasında 2 trilyon liralık yatırım teşviki verilirken, söz konusu teşviklere rağmen bölgelerin gelir makasının açıldığı izlendi.
2010 yılında Türkiye’nin en zengin bölgesindeki kişi başı milli gelir, en yoksul bölgenin 3,6 katı iken, 2021’de bu oran 4,6 katına çıktı.
Aynı zamanda, bu yıllarda düşük gelirli bölgelerin kendi içinde artması beklenen yıllık gelirinde de kayda değer bir pozitif etki olmadığı gözlemlendi.
Türkiye, istatistiki birim sınıflamasında 26 bölgeye ayrılıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2021 yılında kişi başına GSYH’si en yüksek bölge 15 bin 666 dolar ile Istanbul olurken, en düşük bölge 3 bin 414 dolar ile Şanlıurfa ve Diyarbakır oldu. Ülke genelinde ortalama GSYH ise 2002’de 9 bin 592 dolardı.
Bu veriler en yüksek GSYH’ye sahip bölgelerin yatırımın en fazla tercih edildiği bölgeler olduğuna işaret ediyor.
2021 verilerine bakıldığında; GSYH’ya hem en yüksek katkı sağlayan hem de toplamdan en büyük pay alan bölge Istanbul, geçtiğimiz yıl toplam GSYH’den yüzde 30,4 pay aldı. Bunun yanında, 11,4’lük yıllık büyümeye en fazla katkı veren il 3,96 puan ile İstanbul oldu.
TEŞVİKLERİN MAKUL VE İNANDIRICI OLMASI LAZIM
Bloomberght’ye önemli açıklamalarda bulunan Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpay Filiztekin, var olan sistemin 2000 öncesi dönemden itibaren aynı şekilde işlediğini söyleyerek, “Yatırımcı devletin teşvik verdiği yerlere yatırım yapayım demiyor, yatırım yapacağı yere teşvik verilmiş mi diye kontrol ediyor” diye konuştu.
Sistemin sorunsuz işleyebilmesi için teşviklerin makul ve inandırıcı biçimde verilmesi, daha da önemlisi uygulandığının kontrol edilmesi gerektiğini aktaran Alpay Filiztekin şunları söyledi:
“Sistematik inceleme ve gözlem, düzenli güncellemeler, bölge halkının ihtiyaçları ve istihdam açığı olan sektörlerin değerlendirilmesi gerekiyor. Sosyal dönüşüme yol açması gerekirken yoğunlaşmış ekonomiler oluşuyor. Teşvikler işe yarıyor olsa ülkede fabrikadan geçilmezdi. Topyekûn bir kalkınma hamlesi olarak düşünmezseniz bu iş olmaz. İşin yalnızca planlama değil, koordinasyon kısmında da devamlılık olmalı. Teşvikler istihdamı, üretimi ve verimliliği artırmalı”
VERİLEN TEŞVİKLERİN YÜZDE 43’Ü EN ZENGİN BÖLGEYE VERİLDİ
Türkiye’de halihazırda yürürlükte olan yatırım teşvik sistemi, Temmuz 2009’da yürürlüğe girdi.
Bu sistemde Türkiye, ekonomik büyüme ve gelişmişlik düzeyine göre altı bölgeye ayrıldı. Az gelişmiş bölgelerde sağlanan teşviklerde, aralarındaki bu bölgesel ekonomik farkı ortadan kaldırmak ve az gelişmiş bölgelerde yatırımı artırmak için gelişmiş bölgelere kıyasla daha avantajlı koşullar belirlendi.
Hem yerli hem de yabancı yatırımcıların yararlanabileceği öncelikli sektörlerdeki (hizmetler, enerji, madencilik, imalat, tarım) belirli yatırımlar için genel, bölgesel ve stratejik yatırım teşvik programları ile ayrı bir sistem belirlendi.
2009 yılın ocak ayından 2021 yılının sonuna dek düzenlenmiş yatırım teşvik belgesi adedi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine 69 bin 89 adet olurken sabit yatırım tutarı 2 trilyon Türk Lirasını aştı.
YENİGÜN